5 Nisan 2011 Salı

Tuhaftı Tuhaf...

Angelica gelinliğiyle birlikte gülümser ancak fotoğrafçı dışında herkes onun öldüğü için üzülmektedir. Aklından bir türlü o anı silemeyen fotoğrafçı için o günlerde denenmemiş kareleri çekmeye yönelir.  Hani derler ya, “Bayburt Bayburt olalı böyle zulüm görmedi...” Fitaş sinemasında en ön koltuklarda oturanlar bu deyimi bir kez bile olsun kendilerine söylemiştir. Ya altyazı ya da boyun tutulmasına razı olarak görüntü... pes ettiğim anlar olmadı değil, üstelik dopdolu bir salonda alternatif bulamamış olmak da bir başka azizlik oldu.
Film bitiminde, hani şu İstiklal’in 2 katı ruhsatsız yapıtı vardı ya; işte onun hemen köşesinde bir gurup meraklı birikmişti. Fotoğraf makinası boynunda iki hanım, duvarda poz veren bir gelinle gözüktüler. Gülmeden edemedim; bu soğuk havada staplez gelinliğiyle poz veren Angelica mıydı, diye... Neyse ki; Isaac gibi, benim de makinama gülümsemedi.
Geçerken İnci Pastanesinde bir yönetmen gözüme takıldı; profiterolla başbaşaydı. Camın ardından sanki filmlerindeki siyah beyaz bir kare gibi... Ancak mayıs sıkıntısı yerine baharda seans arasında enerji depoluyor olmalıydı.
Bu günü, tek filmle geçirsem de, yarın için belki de sayı 3 olabilir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder