14 Nisan 2011 Perşembe

LUCİA & YOLCULUK



LUCİA
Tarlabaşından derme çatma dört duvarın arasında nefes alıp veren bir baba kız da aynı şeyleri yaşıyor olabilir. Radyo haberlerinden Pinochet’in ölümüyle Noel arasında geçen zamana tanıklık ettiğimiz vurgulanır.
Lucia, günlük olarak kadınların atölyelerde fason dikimler yapar, bunun dışında geçmiş günlerine özlemi vardır.
Noel baba ve anne görevinden sonra birbirlerine sadece ailece mutlu anların ses kayıtlarını hediye verebilir babası Lucia’ya.
Nasıl mı bir çalışma? Lucia’nın terzi olmasından kaynaklı hem Şili’nin dokularını vurgulamak üzerine çeşitli kumaş desenlerinin öne çıktığı ama izleyicinin de gözüne sokulmadığı, mutlu olmak için sadece büyükçe ebatlarda paketlenmiş hediyele ihtiyaç olmadığını... Neyse, rastlarsanız izleyin.


YOLCULUK
Bunca zamandır festivale gelirim de, neredeyse hiç dialog olmadan geçen filmler izledim ama hiç susmaksızın ve alt yazılara bile yetişemedim. Bir ara uyuklayıp uyanınca yine bi şeyin değişmediği hatta işi kötüsü, değişmeyeceğini... Belki şehirden uzaklaştıkları otobanla birlikte bu yoğun dialogun kesileceğini, ne yalan söyleyeyim, ümit etmiştim. 
Doğaçlama bir çalışma olması bakımından ilginç. Steve Coogan ve Rob Brydon’in kendilerine has esprileri eşliğinde, İngiltere’nin kuzeyine doğru yemeklerin çekimlerini yapacakları bir yolculuk başlar. Kız arkadaşıyla çıkmayı planlarken zar zor ikna ettiği erkek arkadaşıyla yola çıkmasıyla gelişen ve zaman zaman bunun yanlış anlaşılması üzerinde dönen geyikler, geyikler... 
Belki The Guardian’ın “en komik şeyler” tanımlamasını hak edecek pek çok ögeler barındırır ama bir ara baygınlık geçirdiğimi de itiraf etmeliyim. Salonda bol bol gülenler oldu hem de kesintisiz. İngiliz komedisinden hoşlanıyorsanız, kaçırmayın, gülerken kendinizden bile geçebilirsiniz.
Neyse ki, ziyaret edilen oteller ve hazırlanan yemekler ve dergiye poz vermek için Steve tarafından seçilen arka fonlar izlenmeye değerdi.
Offf, bana bir süre İngiliz komedisi demeyin...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder